Neden yazdım ki bunları...

Annelik, öğretmenlik gibi; o kimlikle konuşuyorsan sıkıcı olmaktan kaçınmak zor. Yine de soracaklarım, denediklerim ve tartışmak isteklerim var. Kimse okumazsa annem okur!

3 Ocak 2011 Pazartesi

Girizgah

 -Ben Nazlı Güney Uysal,-

Uysal'ı çok kullanmadığım için kayın ailem beni umarım mazur görür. Güney soyadını ilk meclisin kuruluşunda Söğüt vekili olan büyük dedeme Atatürk vermiş. Bu güzel hatıranın yanı sıra hem 'nazlı' hem de 'uysal' olan kuzu gibi bir insanın dikkate alınması zor gibi geliyor kulağa oysa genel yapım Cabbar Aşınmaz gibi bir isme daha müsait; özellikle tüm eski patronlarım buna katılacaktır.

- Ev kadını-
10 sene çalıştım. Sonra bebeğim oldu. 2 senedir çalışmıyorum. 'Ne iş yapıyorsun?' sorusuna ilk 'ev kadını' cevabını verişim bir devlet dairesindeydi. Kötü bir evde basılıp eline vesika tutuşturulan Fatma Girik gibiydi herhalde ifadem. Kendimi 'düşmüş' gibi hissetmiştim.

İlk okulda "Çalış baban gibi eşek olma" vardı ya; virgülün önemini öğrendiğimiz büyük veciz, işte ben o günlerde "Çalış, annen gibi ev kadını olma"yı öğrendim annemden. O zor yıllarda üniversite okumuş, İngilizce öğrenmiş ve parlamıştı. Sonra da ev kadını olmuştu. Hayat boyu standart bir ev kadınından daha fazla meziyeti olduğunu anlatamamın acısını çekti. Bir keresinde orta okul mezunu bir komşusu ona "Amaan, okuduk okuduk da ne oldu" demişti!

Yıllarca bu şartlanma ile yetişince ev kadını olmaktan sokak kadını olmak gibi korktum. Çalışmaktan ve problemli patronlardan yıldığım bir dönem şöyle düşünüyordum 'illa ki birilerine kölelik edeceksem gider evimde kocama kölelik ederim, bari elin adamı değil canımın içi...' Öyle değilmiş, aslında ev kadınlığı da o kadar korkunç birşey değilmiş -en azından bundan mutlu olan bir sürü insan var- asıl mesele üretken olmak! Günler hızla akıp geçtiğinde temiz bir evden daha fazlasını ortaya koyabilmiş olmak, hayatın içinde olmak, sabah saçlarını taramak...

-Annelik-
2 senelik ev maceram içerisinde anne oldum. '2 senem bomboş geçti' dediğimde 'ama anne oldun' diyorlar. Orta okulda 'güzelsin' demeye dili varmayanların 'çok tatlısın' demeleri gibi hafif  bir sızı yaratsa da iyi gelmiyor değil. Şu an annelik uykusundayım. 'Hayatım' diye ince ince oluşturduğum herşey bir kenarda bekliyor, ben Kurtköy'de Aydos ormanlarına bakan evimde tatlı tatlı annelik yapıyorum. Kuzumu bakıcıya bırakıp derin uykudan ne zaman uyanırım bilmiyorum. Şimdilik annelik mahmurluğu ile baktığım dünyadan gördüklerimi yazmak hoşuma gidecek sanıyorum...